28 Aralık 2007

yeni yıl


Sevgili Hande hayatımı anlamlı kılan 7 şeyi, sevgili Kıymet ise takıntılarımı sormuş. Yeni yıla hazırlık yaptığımız bu günlerde düşündüm biraz acaba neler olabilir diye.
Hayatımı anlamlı kılan 7 şey :
Herşeyden önce sağlıklı olmak, ailemizin, sevdiklerimizin sağlıklı olmasından önemli birşey yok.
Aşkım, ailem ve beklediğimiz yeni aile üyemiz.
Yeni yıla yeni umutlarla başlamak, her zaman güzeli, iyiyi istemek.
Kitaplar, dergiler, araştırmak, okumak.
Yeni yerler görmek, gezmek, yolculuk yapmak.
Her sabah erken uyanmak, güne gülümseyerek başlayabilmek.
Hayatta olduğumuza şükretmek.
Daha sonra takıntılarım nelerdir diye düşündüm. Birşeye karar vermeden önce çok araştırmak, çok okumak ve fazlaca soru sormak bende bir takıntıdır. Bu yüzden zor karar veririm. Kırmızı, siyah takıntım varken son yıllarda mor, eflatun renklerine bir takıntım başladı. Sabahları gazeteyi ilk ben okumak isterim, kitaplarımı özenle saklamak isterim. Sabah kahvaltı yapmadan evden çıkmamaya, gece dişlerimi fırçalamaya özen gösteririm. Çok düzenli olduğumu söylemek zor, ama herşey yerli yerinde ve belli bir düzende olmalı, eşya yerlerini değiştirmeyi sevmem.

Şimdilik aklıma gelenler böyle. Yeni yıldan sağlık, mutluluk ve huzur diliyorum. Bir de yeni yıla şöyle güzel bir kar yağışı ile girsek, ne güzel olurdu !

sevgili yaban, bu iki farklı sobeden hangisini cevaplamak istersen, çok sevinirim!

19 Aralık 2007

Hacı Bekir

En eski 100 Dünya Markasından biri de Ali Muhiddin Hacı Bekir. Kastamonu Araç ilçesinden İstanbul'a gelmesi 1777 yılına denk geliyor. Şimdi tam da bayram ve yılbaşı öncesi. Ankara Çankaya'da yeni açılan Hacı Bekir'e uğramak lazım. İstanbul'da sadece İstiklal Caddesindeki yerlerini biliyorum. Dükkanın arka tarafında limonata içip kurabiyelerden tatmıştım. Lokumlar, akide şekerleri, ezmeler, helva, drajeler, demirhindi şerbeti, çikolatalar, kekler, şekerlemeler, ve diğerleri. Sadece lokum çeşitlerinden bazıları : sade, güllü, fıstıklı, fındıklı, cevizli, bademli, kaymaklı, naneli, sakızlı, hurmalı, tarçınlı, zencefilli ... anneannem ve annem kişniş şekerini sever, benim şu aralar favorim ise çikolatalı kayısı şekerlemesi. Ya sizin?
Posted by Picasa

16 Aralık 2007

blog sobe

Güzel çizimleri ve tasarımlarıyla tanıdığımız sevgili Bengi beni sobelemiş. Ayrıca Margotto da komşularından yazmasını istemişti. Güzel bir resim eşliğinde cevaplarımı sıralıyorum :

1. Blogda yazmaya ilk defa nasıl başladım?
Blog dünyasını ilk defa internette yemek tarifleri ararken keşfettim. İlk olarak evcini sitesiyle tanıştım ve hayran oldum. Blogumun ismini de buradan aldığım ilhamla oluşturdum.

2. Blog yazılarımın konusunun belli bir çizgide olması için çaba gösteriyor muyum? Yoksa içimden geldiği gibi mi yazıyorum ?
Aslında gezicini olarak genelde gezi, yemek, kültür, sanat ve mekan konuları ile ilgili olarak yazmaya çalışıyorum. Ama bazen de günlük olarak kullanıyorum. Farklı bir konu ile ilgili olarak ikinci bir blog oluşturup orada da yazmaya başladım.

3. Blogda yazmak için bazı şeylerden feragat ediyor muyum?
Hayır, genelde vaktim oldukça yazmak istediklerimi önceden arşiv olarak hazırlıyorum. Fotoğraflarla da destekleyerek yazıya hazır hale gtiriyorum. Bazen evde, bazen ofiste yazıyorum.

4. Blogda yazmak benim için eğlenceli bir uğraşken şimdi artan bekleyiş yüzünden zorunlu bir hal almaya başladı mı?
Hayır, yazdıklarımı bazen bir günlük olarak yayınlıyorum. Güncelleme konusunda istikrarlı değilim, bazen bir hafta bazen daha uzun sürelerde güncelleyebiliyorum.

5. Blogda yazmayı daha ne kadar sürdüreceğim?
Şimdilik özel bir düşüncem yok. Yazmayı sevdiğim, imkanlarım izin verdiği ölçüde devam etmeyi düşünüyorum.

Blog arkadaşlarımdan Yaban , acaba sobemi kabul etmek ister misin?

10 Aralık 2007

Göcek

Sonbaharda Göcek. Tatilden kalan resimlerden birkaç kare. Kapıdağ yarımadası ile Göcek körfezi arasında bulunan Göcek, küçük ama çok keyifli bir yer. Dalaman havaalanı sadece 22 km. uzaklıkta. Göcek, 1980 'li yıllardan itibaren hızla önem kazandı. Diğer turistik yerlerden farkı ise 4 marinaya sahip olması. Yat ve tekne turizminin en önemli duraklarından birisi. Ekim ayında ılık bir güneş vardı, liman yabancı tekneler ile doluydu. Farklı plajları var, Ayten koyu, İnlice, Katrancı, Sarıgerme ve Dalyan bunlardan bazıları. Biz Antalya'dan Bodrum'a bu yol üzerinden devam ettik, şimdi orada bir cafede oturup, denizi seyretmek vardı :-)
Posted by Picasa

4 Aralık 2007

Hocam Piknik


Ankara'da kumpir yemek için belki de tek yer, bence en iyilerden birisi. ODTÜ kampüsünün içinde Çarşı vardır, içinde de Hocam Piknik. Senelerden beri aynı yerde, aynı kalitede. Haftaiçi öğlenleri, haftasonu ise tüm gün müşterileri var. Sade, karışık, tereyağlı, zeytinli, rus salatalı, mısırlı, turşulu veya nasıl isterseniz öyle. Kumpir dışında ızgaraları, kısırı, makarna salatası da denemeye değer. 'Bir rus salatalı-kaşarlı kumpir hocam' diyorum , yanına da bir bardak taze sıkılmış portakal suyu, mımmmm!

26 Kasım 2007

Bilkent Senfoni Orkestrası

24 Kasım akşamı Bilkent Senfoni Orkestrası konserine gittik. Şef Emil Tabakov yönetiminde, orkestra Debussy, Chausson, Ravel ve Bizet-Shchedrin 'den eserler seslendirildi. Konuk keman sanatçısı Pierre Amoyal, halen Lausanne Konservatuarında ders vermekte. Sanatçı, 1991 yılında İtalya'da bulmuş olduğu dünyanın en ünlü enstrümanlarından biri olan 1717 yapımı Kochansky Stradivarius ile sanatını icra ediyor. Konserin ikinci yarısındaki Carmen suiti özellikle ilgi gördü.
Bu kış Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) salonu tadilatta, konserleri farklı salonlarda . Bilkent Senfoni Orkestrası (BSO) ise düzenli olarak konserlere devam ediyor.
8 Aralık 2007 Cumartesi programında ise Jean-Phillippe Collard'dan piyano konçertosu var. Konserler 96.6 frekansından yayın yapan Radyo Bilkent'te bir sonraki pazartesi günleri yayınlanıyor. Ayrıntılı bilgi için www.bso.bilkent.edu.tr adresini ziyaret edebilirsiniz ..

23 Kasım 2007

güle güle

Şimdi blogları gezerken blogcu arkadaslardan Esra'nın vefat ettigini üzülerek öğrendim. Diyecek birşey bulamıyorum, boğazım düğümlendi. Allah rahmet eylesin, yakınlarına sabır versin.
taziye için http://esranintaziyedefteri.blogspot.com/ adresine uğrayabilirsiniz.

Tchibo

Alman Tchibo kahvelerini denediniz mi? Ankara'da açıldığını gördüğüm ilk günden beri izlemedeyim, önce AnkaMall, sonra CEPA, şimdi de Oran Sitesindeki yeni açılan Panora Alışveriş Merkezinin içinde Tchibo mağazalarının üçüncüsü açıldı. Ben de hemen etrafa bakıyorum neler var diye. Kahve bölümünde öğütülmüş kahve, çekirdek kahve, özel üretim kahveler ve espresso var. Benim tercihim ise güzelim cappuccino. Hımm, mis gibi kokuyor! Ayrıca mağazalarda her iki haftada bir değişen temalarla yeni ürünler satılıyor. Aklınıza gelebilecek her türlü ürün var, fiyatları da uygun. Benden tavsiye, uğramakta fayda var.
not. 28 Kasım 2007'de başlayan yeni tema Pistlerde1Numara, 12 Aralıktan itibaren ise YeniYılaKırmızı Merhaba!

20 Kasım 2007

yenilik zamanı

Hayatta ara sıra ufak değişiklikler yapmak iyidir. Benim için blog yenileme zamanı da gelmişti. Eh, kısmet bugüne imiş. Ankara'daki sevgili blogcu arkadaşım Bengi'nin eskiz defterini takip edenler, ne kadar başarılı olduğunu görmüşlerdir. Bengi Tübitak Bilim Çocuk dergisi için çizimler, illüstrasyonlar ile uğraşırken, aynı zamanda banner tasarımları da yapıyor. Kısacası elinden çok iş geliyor, çok da yaratıcı.
Bengi benim için güzel bir başlık, profil ve nazar boncuğu tasarladı. Biraz Bodrum'u, biraz denizi, biraz da begonvilleri hatırlatsın istedim. Sağolsun, tam da ortaya böyle bir tasarım çıktı. Emekleri ve sabrı için teşekkür ediyorum, eline sağlık Bengi'cim. Günlerimiz hep böyle aydınlık olsun!

17 Kasım 2007

Ahlatlıbel

Sonbahar kışa dönüyor. Ağaçların yaprakları önce kırmızıya sonra da sarıya dönüyor. Şimdi doğada uzun yürüyüşler yapma zamanı. Hem kendimi kışa hazırlamak istiyorum, hem de doğanın yeni bir mevsime hazırlanışını görmek. Bunu için en güzel yerlerden birisi de Ahlatlıbel tesisleri. İncek yoluna girdiğimizde hemen solumuzda Çankaya Belediyesi tesisleri bizi bekliyor. Piknik yapmak için, yürüyüş için, gözleme yemek için güzel bir yer burası. Uçurtma uçuran çocuklar var etrafta, torunlarıyla yürüyüş yapanlar da. Farklı aktiviteler arayanlar için de golf, tenis sahaları da var. Biraz yürümek , hareket etmek bedenime iyi gelir ruhuma da...

29 Ekim 2007

Cumhuriyetimizin 84.yılı kutlu olsun!


Ey Türk gençliği!
Birinci vazifen, Türk İstiklâlini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hiyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk İstikbalinin evladı!

İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!

20 Ekim 1927




8 Ekim 2007

sonbahar

Aslında sevmezdim ben bu sonbahar mevsimini. Kazaklar, montlar, soğuk hava derken içim üşümeye başlar hemencecik. Fakat ne olduysa bu sene oldu. Benim gibi bir haziran doğumlu bile, artık havalar soğusa da, yağmur yağsa demeye başladı. Yazlıkları kaldırdım, kışlıklar ortaya çıktı, kazaklar da güzelmiş canım, demeye başladım. Bir de aylardan sonra Ankara'ya yağmur yağdı ya, çok mutlu oldum. (biliyorum sadece 10-15 dakika sürdü diyeceksiniz ama buna da şükür!) Akşamları televizyonun karşısına geçsem, sıcak bir sütlü kahve veya yaseminli çay içsem, battaniyenin altına kıvrılsam, ohh ne keyif. Kışın gelmesini ve kar yağmasını hayal ediyorum, hatta dışarda karda yürümek bile ne güzeldir.
Soğuklar daha gelmeden kısa bir yolculuk yapma vakti geldi. Şimdiden nice sağlıklı, mutlu ve sevdiklerinizle birlikte olacağınız bayramlar diliyorum. Ekim ayındaki son güneşli günleri değerlendirmek üzere...

4 Ekim 2007

salatalar

giriş notu. lütfen bu yazı ve resimleri iftar sonrasına saklayın!
ben salata severim, hemen her çeşit salata severim. Öncelikle bol yeşillik, maydanoz, roka,tere, nane, sonra domates, salatalık ve havuç, belki yanına ızgara tavuk veya et. Üzerine sos olarak limon ve zeytinyağı karışımını tercih ederim, ama farklı soslar da güzel olabilir. Kış geliyor, artık mevsiminde domates ve salatalık olmayabilir ama biz de beyaz ve kırmızı lahana ekleriz, bir de semizotu. Soğuk kış günlerinde bir kase sıcak çorba ile ne kadar güzel olur, değil mi?
Fotoğraflardaki salataların bir tanesi Ankara dışından, şeklinden anlaşılıyor, değil mi? Diğerleri ise Budakaltı, Gloria Jean's ve Liva pastanelerinden...

27 Eylül 2007

yine köfte

giriş notu. herkese nice güzel Ramazan günleri diliyorum, bu yazı iftar sonrası okunabilir ...

Bodrum civarında köfte mi yemek istiyorsunuz ? İki yer önerebilirim, Kavaklı Köfte ve Sakallı restaurant. Biri Bodrum'un içinde biri de Yalıkavak'ta. Yalıkavak'ta çarşının içindeki Kavaklı köfteci, Hürriyet gazetesinin en iyiler listesine girmiş, herkesin bir kere uğradığı bir yer. Eti özel, ekmekleri taş frınlarından, piyaz için kullanılan fasulye ise Yozgat'tan geliyor. Diğer yer ise Bodrum çarşının tam ortasında, bir esnaf lokantası. Her gün farklı sebze yemekleri olan lokantada köfte özel olarak hazırlanıyor ve günün her saati müşterisi var. Bodrum'un en eskilerinden olan Sakallı'da oturup asırlık okaliptüs ağacını seyretmek ise ayrı bir keyif...Posted by Picasa

16 Eylül 2007

severim

Bir oyun oynanıyor bloglar arasında, sevgili periliköşk ve sevgili eda bana sobe demisler. Baktım, herkes sevdigi üç şeyi yazıyor. Ben de o zaman Bodrum'dan kareler eşliğinde yazayım dedim.
Gezmeyi çok severim, ne zaman, nerede olursam olayım, yeter ki farklı şeyler göreyim. Devamlı aynı yerde olmaktan aynı şeyleri yapmaktan hemen bıkarım. Bodrum'u severim, İtalya'yı severim, yolculuk yapmayı severim...
Araştırmak, okumak, kitap ve dergilerin içinde kaybolmayı severim. Evin her yeri kütüphane olsa, sıra sıra dergilerim olsa, ben de her gün yeni birşeyler öğrensem ne güzel olur..
Ailemi severim, aşkımı severim, onlarla birlikte güzel zamanlar geçirmeyi severim.
Aslında daha insanın sevdiği ne kadar çok şey var. Ama sadece 3 başlık altında yazayım dedim. Ben de , eğer ki kabul ederse, Kıymet'e gönderiyorum bu mesajı, sen neler seversin?

12 Eylül 2007

Volkan Piknik

Bazen Kızılaya dolaşmaya iniyorum, kalabalıktan hoşlanmadığım için kısa süreli kalıp hemen geri dönmeye çalışıyorum. Eğer biraz vaktim varsa bir meyve suyu içmek için buraya uğrarım, istediğim meyvelerden oluşan kokteyl hemen hazırdır. Muz, portakal,elma, havuç,üzüm, nar ve benim en sevdiğim siyah (koyu kırmızı) havuç suları vitamin deposu. Yanında ayrıca sandviç, tost yemek isterseniz hemen hazır. Ne zaman uğrasam içerisi kalabalık, her gün taptaze meyve suları ve sandviçler yapıyorlar.
Tarihçesi de oldukça eski. Volkan Sandviçin kurucusu Faik Yıldız, 1950'lerde Yugoslavya'dan Ankara'ya göç etmiş. Bugün oğulları Volkan ve Nevayip Yıldız baba mesleğini devam ettiriyorlar. Her zaman güleryüzlü olmaları ve kaliteli ürün sunmaları sayesinde tam 40 yıldır Demirtepe'de işlerine devam ediyorlar. Benim gibi taze meyva suyu içmek isterseniz adresi. GMK Bulvarı, No. 20 Kızılay. Telefon. 312/230 03 04. Posted by Picasa

22 Ağustos 2007

Yalıkavak



Yalıkavak, Bodrum yarımadasının kuzeyinde, Bodrum üzerinden gidilirse merkeze 20 km. Yalıkavak'ta en cok dikkati cekenler yel değirmenleri, her ne kadar artık azalsa da. Yapılan araştırmalara göre , Yalıkavak'ın tarihi M.Ö. 2000 yıllarına kadar gidiyormuş. Yalıkavak çevresinde kaya mezarları, sur kalıntıları ve antik Sandıma köyü yer alıyor.
Yalıkavak genelde rüzgarlı , bu yüzden de sıcaklık daha az hissediliyor. Uzun plajlar, yürüyüş yolları, her çeşit ürünün satıldığı çarşısıyla Yalıkavak tam bir turizm merkezi. Geriş köyü, Gökçebel, Aratepe ve Burgaz çevredeki köyler. Ben en çok plajdaki beyaz minderleri sevdim. Elimde içecek, yanımda dergilerim, deniz kenarında halen oturuyorum ..

16 Ağustos 2007

yöresel dokumalar

Biraz da yöresel dokumalar. Bodrum'un salı pazarı yerli turistler için olduğu kadar, yabancılar için de önemli. Yunan adalarından salı günü akın akın insan geliyor buraya. Yabancıların birinci tercihi kot ve taklit tişörtler, renk renk desen desen. Taklit çantalar da kapışılıyor. Benim ilgimi ise öncelikle dokumalar çekiyor. Genellikle Milas ve köylerinden gelen, Buldan işi olarak satılan yöresel dokumalar birer sanat eseri gibi. Buldan bezi güzelliği, sağlamlığı ve canlı renkleri ile hemen diğerlerinden ayrılıyor. Üzerlerinde boncuklar olanlara bayılıyorum, bazılarının kenarlarında ise iğne oyası var. Yatak örtüsü, pike, masa örtüsü, peştemal, yastık kılıfı gibi çeşitleri var. Bir de son zamanlarda Çin ve Hint işi örtüler satılıyor tezgahlarda. Onlar da güzel ama bizim el dokumalarımız bence hem çok güzel hem de çok sağlıklı. Ah keşke birkaç örtü daha mı alsaydım diye düşünüyorum ....
Posted by Picasa

15 Ağustos 2007

yine pazarlardan


Yine Bodrum cuma pazarından. Özellikle çevre köylerden gelenlerin sebze meyvaları çok taze, zaten bizim marketlerden aldığımız ürünlerden de çok farklı. Renkleri canlı, tadları yerinde. Deniz börülcesi var ama eylüle daha bollaşır, çuval çuval satılır Bodrum'da. Kaktüs meyvasından alıyoruz annemle, toplaması kadar soyması da ayrı bir beceri gerektiriyor. Ama meyvanın tadı çok güzel. Hatırlıyorum da Sicilya'da bu meyvanın dondurması ve likörü de yapılır, yemek sonrası tatlı niyetine yenir. Bir de Bodrum'da her yerde bulunan kuru satıyor teyzeler. Burada kuru çaya veya süte batırarak yeniyor. Tadı oldukça güzel...